İslamda babaya ne denir ?

Efe

New member
İslam’da Babaya Ne Denir?

Selam dostlar,

Bugün forumda biraz kalbimize dokunan ama bir o kadar da zihnimizi meşgul eden bir konuyu açmak istiyorum: İslam’da “baba” kavramı. Hani bazı kelimeler vardır ya, sadece dilde değil; ruhta, kültürde, toplumsal bilinçte de bir yankısı olur. “Baba” da öyle bir kelime. Arapçada “eb” veya “ebî” olarak geçen bu kelime, sadece biyolojik bir kimliği değil, aynı zamanda bir otorite, koruma, rehberlik ve rahmet sembolünü temsil eder.

Kökenlere Yolculuk: Kur’an ve Sünnet’te Baba Figürü

İslam’ın temel metinlerine baktığımızda, babaya duyulan saygı ve minnettarlığın sadece kültürel değil, ilahi bir emir olduğunu görürüz. Kur’an-ı Kerim, “Rabbin, yalnızca Kendisine ibadet etmenizi ve anne-babaya iyi davranmanızı emretti.” (İsrâ, 23) buyurur. Burada dikkat çeken şey, Allah’a ibadetin hemen ardından anne-babaya iyiliğin zikredilmesidir. Bu, İslam’da babanın (ve annenin) hakkının sıradan bir saygıdan çok daha öte olduğunu gösterir.

Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’le arasındaki ilişki de İslam tarihinde babalık modelinin sembollerinden biridir. Hz. İbrahim’in oğluna “Ey oğlum! Rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum, sen ne düşünürsün?” demesi (Saffât, 102) aslında otoriter bir babanın değil, istişare eden, güvenen ve sorumluluğu paylaşan bir babanın ifadesidir. Bu, İslam’da babalığın sadece “emretmek” değil, “rehberlik etmek” olduğunun en güçlü örneklerindendir.

Toplumsal ve Psikolojik Boyut: “Baba” Sadece Bir Rol Değil

İslam’da baba, sadece evin geçimini sağlayan kişi değildir. O, çocuklarının karakterinin şekillendiği bir aynadır. Peygamber Efendimiz’in (sav) torunlarıyla oynarken dizlerine alıp öpmesi, sevginin babalığın ayrılmaz bir parçası olduğunu gösterir. Yani baba, sadece otorite değil; merhametle örülmüş bir disiplindir.

Modern psikoloji de bu noktada İslam’ın çizdiği babalık modeline yaklaşır. Babasız büyüyen çocukların aidiyet, güven ve kimlik duygusunda zorluklar yaşadığı bilinir. Bu, İslam’ın aile yapısını korumaya verdiği önemin ne kadar derin bir psikolojik temele sahip olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Erkeklerin ve Kadınların Bakışı: Strateji ile Empatinin Buluştuğu Nokta

Erkeklerin doğası gereği daha stratejik, hedef odaklı ve korumacı bir yaklaşımı vardır. Bu, babalığın “rehberlik” yönünü temsil eder. Bir baba, çoğu zaman çocuklarına hayatı öğretirken çözüm odaklı bir dil kullanır. Kadınlar ise – özellikle anneler – empati, duygusal bağ ve anlayış üzerine inşa edilen bir sevgi diliyle konuşurlar.

İslam’ın “baba” tanımı, işte bu iki yönü birleştirir. Baba, aklın temsilcisi; anne ise kalbin… Ve bir çocuk, ancak bu iki yönün dengesinde büyüyünce bütün olur. Bu nedenle İslam aileyi bir bina gibi değil, bir ekosistem gibi görür; her birey birbirini tamamlar.

Günümüzde Baba Figürünün Kayıp Yankıları

Modern dünyada babalık rolü giderek görünmez hale geldi. Ekonomik koşullar, şehirleşme, teknoloji ve zaman baskısı babayı evin fiziksel ama ruhen uzak bir parçası haline getirdi. Artık birçok çocuk “babasını tanıyor ama bilmiyor.” Bu, sadece bireysel bir eksiklik değil, toplumsal bir yaradır.

İslam’ın önerdiği babalık modeli ise zaman ve mekân üstüdür. Baba, evine sadece maaşını değil, varlığını, sözünü, sevgisini de getirir. Günümüzde bir baba, evladına en büyük mirası bırakmak istiyorsa, bu ne para ne maldır; var olma, dinleme ve değer verme becerisidir.

Babalık ve Maneviyat: Bir Ruhun İnşası

Birçok sufî gelenekte “mürşid” yani rehber, “manevi baba” olarak anılır. Bu, babalığın sadece biyolojik bir bağla sınırlı olmadığını gösterir. Manevi babalar, müridlerini terbiye eder, onlara doğruyu öğretir, rehberlik eder. Tıpkı Hz. Lokman’ın oğluna verdiği nasihat gibi: “Ey oğlum! Allah’a ortak koşma…” (Lokman, 13). Bu öğüt, bir babanın çocuğuna sadece dünyayı değil, ahireti de düşünmeyi öğretmesidir.

Baba, çocuğunun aklını büyütürken kalbini de besleyen kişidir. Bu yönüyle babalık, sadece nesil yetiştirmek değil; nesil bilinci yetiştirmektir.

Geleceğe Dair: Yeni Çağda Eski Babalık Mümkün mü?

Belki de hepimizin sorması gereken soru şu: “Yeni dünyada, eski babalığı nasıl yaşatabiliriz?” Çünkü çağ değişiyor, roller dönüşüyor. Artık babalar da çocuklarının dünyasına girmek, onları anlamak, duygusal bağ kurmak zorundalar. Fakat bu, geleneksel otoritenin yok olması anlamına gelmez. Aksine, bilgelik temelli bir otoritenin yeniden doğuşudur.

Yapay zekâ, dijital ebeveynlik, çevrimiçi eğitim gibi kavramlar arasında büyüyen çocukların babaya her zamankinden fazla ihtiyacı var. Onlar rehber değil, yol gösterici ışık arıyorlar.

Son Söz: Baba Bir Kelime Değil, Bir Duruştur

İslam’da “baba”, sadece bir sesleniş biçimi değildir. O, sorumlulukla yoğrulmuş bir sevginin, adaletle beslenen bir rehberliğin adıdır. Modern toplum babayı unuttukça, aslında kökünü kaybediyor. Çünkü baba, toprağın hafızasıdır; aileyi ayakta tutan gövde, dalları koruyan köklerdir.

Bu yüzden belki de en büyük dua şudur:

“Allah’ım, babalarımıza merhamet et; bizi de onların izzetine layık eyle.”

Ve kim bilir, belki de bu dua, nesiller arası bir köprü kurmanın en derin biçimidir.