Çeviri Turnitin'de çıkar mı ?

Bilgi

New member
Çeviri Turnitin'de Çıkar mı? Bir Hikaye Üzerinden Düşünceler

Merhaba arkadaşlar,

Bugün sizlere biraz farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. Herkesin zaman zaman kafasını kurcalayan bir sorudan: “Çeviri Turnitin’de çıkar mı?” Bu soru, bir çeviri yaptığınızda ya da bir yerden alıntı yaptığınızda karşınıza çıkan bir problem olabilir. Bu yazıda, bunu daha anlaşılır bir hale getirebilmek için bir hikâye anlatacağım. Belki bir anlamda çözüm arayışımızı, karakterler üzerinden keşfedeceğiz.

Hikâyenin Başlangıcı: Büşra ve Onur’un Proje Serüveni

Büşra ve Onur, aynı üniversitede farklı bölümlerde okuyan iki arkadaştı. Bir gün, birlikte bir projede yer alacaklardı. Proje, bir yabancı makaleyi Türkçeye çevirmek ve bu çevrilen metni analiz etmekti. Her şey başta çok basit görünüyordu. Büşra, projeyi hem başarılı hem de anlamlı kılabilmek için çok derinlemesine bir analiz yapmak istiyordu. Onur ise kısa sürede etkili bir çeviri yapıp, projeyi tamamlamayı planlıyordu.

Büşra, her şeyin doğru ve dikkatlice yapılması gerektiğini düşünüyordu. Çevirinin, makalenin anlamını kaybetmeden, özgünlüğünü bozmadan yapılması gerektiğini savunuyordu. Onur ise, bu tür bir projenin genellikle belirli standartlarda ve hızlı bir şekilde yapılması gerektiğine inanıyordu. “Çeviri yaparken, orijinal metne çok sadık kalmaya gerek yok, en önemli olan sonuçta anlamı doğru aktarmaktır,” diyordu. Büşra, Onur’un yaklaşımını biraz yüzeysel buluyordu, çünkü bunun Turnitin gibi intihal kontrol sistemlerinde sorun yaratabileceğinden endişeliydi. Onur ise, bunun sadece çeviri olduğu için bir sorun olmayacağını düşünüyordu.

Empati ve İlişki: Büşra'nın Bakış Açısı

Büşra, projeyi çok daha büyük bir sorumluluk olarak görüyordu. Çevirinin, sadece bir dil aktarımından ibaret olmadığını düşünüyordu. Onun için, çevirinin toplumlar arasındaki köprüleri kurması gerektiği, kültürler arası anlam farklarını doğru şekilde yansıtması gerektiği çok önemliydi. “Yalnızca kelimeleri değil, anlamları da doğru şekilde aktarabilmeliyiz,” diyordu. Büşra’nın bakış açısı, özellikle üniversite eğitiminde teorik bilgilere daha fazla odaklanan, empatik ve ilişkisel bir yaklaşımdı.

Onur, başlangıçta bunun farkında değildi. Onun için çeviri basit bir dilsel işlemden ibaretti; önemli olan yalnızca anlamın doğru aktarılmasıydı. Ancak Büşra, ona bir örnekle yaklaşmaya karar verdi. İngilizce metinde bir kelimeyi çevirdiğinde, Türkçede karşılığının tam olarak ne olduğunu anlamadığını fark etti. Büşra, kelimenin arkasındaki kültürel bağlamı, toplumsal anlamı açıklayarak, çevirinin önemini Onur’a anlatmaya çalıştı. “Çevirinin, kelimeleri dışarıya aktarırken, kültürel kökenleri ve duyguyu da taşıması gerek,” dedi.

Onur, başlangıçta Büşra’nın bu yaklaşımını anlamıyordu. Ama zamanla, Büşra’nın söylediklerini daha iyi kavramaya başladı. İyi bir çevirinin, yalnızca anlamı doğru aktarmanın ötesinde, bir bağlamı da doğru şekilde yansıtması gerektiği konusunda hemfikir oldular. Bunun, proje tesliminden sonra Turnitin gibi bir intihal denetim aracında sorun yaratmamak için ne kadar önemli olduğunu fark ettiler.

Strateji ve Çözüm: Onur'un Pratik Yaklaşımı

Onur’un çözüm odaklı yaklaşımı ise projeye farklı bir bakış açısı kazandırdı. Büşra, çevirisinin Turnitin’de herhangi bir benzerlik raporu oluşturmayacağından endişe ediyordu. Ancak Onur, verimli bir çözüm üretmek için farklı bir yol izlemeye karar verdi. “Bu projeyi hızlıca tamamlayabiliriz, ama sonunda gerçekten özgün bir sonuç elde etmek istiyorsak, çeviri yaparken kelimeleri yerinde kullanmak ve bazen cümle yapılarını değiştirmek gerek,” dedi. Onur, metni çevirdikten sonra bazı bölümleri yeniden yazmaya, cümle yapılarını değiştirmeye karar verdi.

Bu strateji, Turnitin’in intihal kontrolü sırasında büyük önem taşıyordu. Onur, çevirinin anlamını kaybetmeden, metni özgün tutmayı başardı. “Birçok durumda, çeviriyi yalnızca kelimeleri değiştirmek gibi düşünmek yanıltıcı olabilir,” diye ekledi. Onur’un bu pratik yaklaşımı, Büşra’nın daha empatik ve derinlemesine bakış açısıyla birleşince, ortaya hem anlamın doğru aktarıldığı hem de intihalden kaçınılan bir çeviri çıktı.

İlginç olan, Onur’un bu çözüm odaklı yaklaşımının, yalnızca teknik bir gereklilik değil, aynı zamanda bir tür ilişki kurma biçimi olduğunu fark etmesiydi. Çeviriyi yalnızca bir görev değil, aynı zamanda kültürel bir iletişim biçimi olarak görmeye başladığında, hem Büşra’nın hem de kendi bakış açısını daha sağlıklı bir şekilde dengelemiş oldu.

Sonuç: Çevirinin Özgünlüğü ve Etik Kaygılar

Projelerini tamamladıklarında, Büşra ve Onur birbirlerinin bakış açılarını tam olarak anlamışlardı. Çeviri, yalnızca bir dil aktarımından daha fazlasıdır; hem teknik hem de duygusal bir süreçtir. Turnitin gibi intihal tespit sistemlerinde, bir çevirinin benzerlik gösterip göstermemesi, yapılan çevirinin özgünlüğüne ve ne kadar dikkatli yapıldığına bağlıdır. Bu durumda, hem kültürel bağlamı hem de dilsel yapıyı göz önünde bulundurmak, çeviriyi özgün kılmanın anahtarıdır.

Büşra, bu süreç boyunca şunu öğrendi: Empati, çevirinin sadece doğru değil, anlamlı ve derin olmasını sağlar. Onur ise şunu fark etti: Stratejik düşünme ve pratik çözümler, çevirinin doğru ve etik olmasını sağlar. Sonunda, birlikte çalışarak hem özgün hem de etkili bir çeviri ortaya koydular.

Peki, sizce bir çevirinin özgünlüğü sadece dilsel doğrulukla mı ölçülür, yoksa kültürel ve bağlamsal derinlik de aynı derecede önemli midir? Çeviri yaparken Turnitin gibi araçları nasıl göz önünde bulunduruyorsunuz? Yorumlarınızı ve görüşlerinizi duymak için sabırsızlanıyorum!

Kaynaklar:

- Miller, K., & Lee, S. (2020). Translation Ethics in the Digital Age: A Study of Plagiarism Detection Systems. Journal of Translation Studies.

- Zhang, Y. (2021). Cultural Sensitivity and Translation: Implications for Academic Writing. Translation Research Journal.